Günlük yaşamda en çok lazım olan şeylerden biridir enerji. Durum ya da mod dediğimiz o kavramı enerjiyle doldurup olumsuz duygu ve hallerden sıyrılabilmek için bazı hormonları ve zincirleme gelen durumları tanıyalım istedik.
Siz de genelde güne stresle başlayanlardansanız bu yazımızın armağan niteliğinde olacağına inanıyoruz:)
Stresle başlayalım..
Bir insan olarak olumsuza karşı tepkimizi meydana getiren kavramlar, stres ve kaygıdır.
Doğanın bir parçası olmamız gereği aslında stres bizim kendimizi koruma mekanizmalarımızdan biridir.. Ve bu mekanizma çok karmaşık olmasına karşın, ona nasıl davranmamız gerektiğini anladığımız taktirde ipleri elimize alırız. Aksi durumda ise kaygının doğması, bu durumun kaygı bozukluğuyla seyretmesi ve daha ileri boyutta panik atak durumlarıyla karşılaşmamız muhtemel..
Şimdi gelelim bu ipleri nasıl elimizde tutabiliriz. Zira içinde bulunduğumuz çağda kendimizi gün içinde defalarca kaos veya sıkıntılarla mücadele ederken bulmuyor muyuz?
Gelin öncelikle bu duygulara sebep olan hormonlarla tanışarak meselenin biraz perde arkasına bakalım.. Oyunun gizemi kalmazsa, stres bizi değil biz onu yönetiriz.
Nedir bu stres?
Duygusal veya fiziksel bir nedenden dolayı vücudumuzda oluşan gerginlik halidir.
Evet bu meselenin görünen tarafı.. Fakat biz görünmeyen kısmıyla ilgileneceğiz.
Biz insanlar her ne kadar medeni ve gelişmiş canlılar da olsak, özümüzde gayet ilkel ve savaşçı varlıklarız.. Zira dış çevremizle, daha genel söyleyecek olursak doğayla mücadelemiz bitmemiş ve bitmeyecek de. Bedenimiz de buna göre yapılandırılmış..
Diyelim ki doğada yalnız geziyorsunuz ve bir anda ağacın arkasından çıkıveren vahşi bir hayvanla göz göze geliyorsunuz.. Ne kadar heyecan verici değil mi? Filmlerde bile böyle sahnelerde sizi de bir heyecan ve stres kaplıyor mu?
Ama bu film değil. Öyle düşünün. Neler olurdu dersiniz?
Bir anda kalp atışınız hızlanacak, sık ve derin nefes almaya başlayacaksınız.. Bütün vücudunuzda bir aktifleşme, kaslarınızda gerginlik, ciddi bir konsantrasyon ve tabi bence olabildiğince hızlı bir kaçışı da buna eklemeliyiz:) Kaçmayı işin içinden çıkarırsak, bir anda, belki de bir iki saniye içinde vücudumuzdaki bu değişim inanılmaz değil mi?
İşte bu değişimin ana nedeni olan iki hormonla tanışalım: Kortizol ve Adrenalin.
Ve böyle bir tabloda hayatımızı kurtaran kahraman, stresin ta kendisidir. Beynimiz bize “savaş-kaç” emri verir . Ve bu emir bizi daha güçlü, hazır ve dirayetli yapan çarkları devreye sokar. Hatta daha ileri boyutta değerlendirecek olursak, karşımıza çıkan her ne olursa olsun, özgüveni elden bırakmama hali doğar.. Pes etmeme, savaşma, gerekirse de evet kaçma.
Tehlike karşısında devreye giren bu alarm sistemimiz , tamamen bizim algılarımızla şekillenir. Şöyle ki , karşımıza yırtıcı bir hayvan değil de, mesela vermemiz gereken bir sınav çıkmış olabilir:) Veya çok basit, akşam işten çıkmış ve trafikte kalmış olabiliriz. Arkamızdaki araç sürekli bizi sollayarak önümüze geçmek isteyebilir ve biz de acemi biz sürücü olabiliriz..
Bu durumlar o kadar çok ki.. Genel olarak eğer toplum içinde aktif bir yaşantınız varsa stressiz bir gününüz yok demektir. Ve stres halinin seyri bedenimizde uzun süreli olursa , zaman içinde kaygıya dönüşerek yaşam kalitemizi bozmaya başlayacaktır..
O halde “Kaygı” nedir?
Kaygı karşılaştığımız o sıkıntılı duruma karşı stresle ördüğümüz duvarın ta kendisidir.. Stres daha saf, sade ve detaysız anlatılırken, kaygı deyince, içine biraz daha duygular, azalan bir savunma sistemi ve bu duruma hafif teslimiyeti kapsayan bir içerik doğar. Umarım zihninizde şekillenmiştir.
Sonuç olarak da diyebiliriz ki, kaygı stresin bir miktar ötesinde ve daha güçlenmiş şeklindedir. Eğer kaygısal olarak kendinizi yaşam fonksiyon ve işlevselliği anlamında iyi hissetmiyorsanız, ortada bir tehlike veya sıkıntı yokken de bu durum kendini gösteriyorsa ve dahi bu haliniz uzun sürüyorsa kaygı bozukluğu konusuyla ilgilenmeniz gerekebilir.
Bir basamak yükselelim: Panik atak !
Korkmadan, kaygının bir basamak üstüne çıkalım ve orada bizi bekleyen panik atakla yüzleşelim.
Panik atak ileri seviye bir kaygı bozukluğu çeşidi olup, malesef kişide ciddi sıkıntıların tezahürüyle kendini göstermektedir. Gerçekte var olan bir tehlike olmaksızın, kişinin bir anda şiddetli fiziksel tepkiler göstererek kendini kalp krizi geçiriyor veya felç oluyor sanmasına varacak kadar etkilemektedir. Bu, kriz şeklinde olup, 10 ila 30 dakika civarı sürmekte ve kişi ölüm korkusunu maksimum düzeyde yaşamaktadır.. Toplumda 100 kişiden yaklaşık 3-4’ünde görülen bu problem ilaç veya davranışsal terapi tedavileriyle geçiyor.
Biz burada konuya yüzeysel değinerek stres, kaygı ve daha ötesinde bulunan panik atak problemlerini tanıyacak miktarda yazdık. Eğer siz de bu konularda kendinizden sinyaller alıyorsanız (malesef ki böyle bir devirde almamamız pek muhtemel değil), kurucumuz Davranış Bilimleri Uzmanı Süleyman Akay Bey’in önerilerini dinlemenizi tavsiye ediyoruz.. Zira aşağıdaki videoda hem stresle başlayıp hayatımızı sarmalayan o boğucu halden “Nasıl çıkabiliriz?”‘i, hem de buna dair her an her yerde uygulayabileceğimiz özel uygulamaları anlatıyor..
Stresi, başarmak için lazım olan enerjiye dönüştürmek bizim elimizde.
O halde?
Sevgiyle kalın..
Stres yönetimi sorunu yaşıyorsanız bu konuda kişisel destek ve gelişim için eğitimlerimizi inceleyebilirsiniz.
Bugün kendinize bir yatırım yapın yüz yüze eğitimden daha VERİMLİ online eğitimlerimiz ve Potansiyelim ailesi ile tanışın.
Potansiyelim Online Eğitim olarak, Ülkemizin ilk Online Eğitim kurumuyuz. Tam 10 yıldır yüksek kaliteli eğitimler veriyoruz.Eğitmenlerimiz alanlarında en az 5 yıllık tecrübeye sahiptir.Online eğitim sektöründe emsali olmayan uygulama çalışmaları ve etkileşimli dersler ile eğitimleri en iyisinden almak ister misiniz?
Eğitim konu başlıkları, güncel tarih ve ücret için fotoğrafı tıklayınız.
SORU VE BİLGİLENDİRME İÇİN WHATSAPP FOTOĞRAFINA TIKLAYINIZ.