Bir ismi hatırlamak mı istiyorsunuz; o ismi önceden sesli olarak kendi kendinize tekrarlayın. Sizi görenler ve duyanlar yanlış anlasa da bırakın anlasınlar, hiç önemi yok. Çünkü, hafıza ve konsantrasyonu güçlendiren etkenlerden birinin kendi kendine konuşmak olduğunu bilmiyorlar. Onlar kendi kendine konuşana deli deseler de siz aldırış etmeyin. Araştırmalar kendi kendine konuşmanın hafızayı güçlendirdiğini, güveni artırdığını ve konsantrasyonu sağladığını gösteriyor.
BBC’ de yayınlanan bir habere göre, Londra’da başkalarının ağzına bakan bir diş hekimi, kendi ağzını açtığında başarıdan başarıya koşmaya başladı. Eugene Gamble üç yıl öncesine kadar Londra’da diş hekimi olarak çalışıyordu. Sonra girişimci olmaya karar verdi. Ama iş dünyasında yeniydi ve fikirleri birer birer başarısızlığa uğrayınca kendisine olan güvenini kaybetti.
Eğitim almak üzere özel bir koç tuttu. Kendisine verilen tavsiye şuydu: Kendi kendine konuş. “Çok tuhaftı, benim için yeni bir durumdu bu. İşe yarayacağına inanmadım önce, ama deneyince nedenini anladım.”
Kendi kendimize konuşmak garip gelebilir; zira kimse olmadan konuşmak akıl sağlığı bakımından sorunmuş gibi algılanır. Oysa araştırmalar kendi kendine konuşmanın hafızayı güçlendirdiğini, güveni artırdığını ve konsantre olmayı sağladığını gösteriyor.
Wisconsin Üniversitesi’nden psikoloji doçenti Gary Lupyan kendi sesimizi duymanın hafızamız üzerindeki etkilerini araştırıyor. “Mantıksız bir şey olmuyor yaptığınız. Söyleyeceğiniz her şeyi bilmediğiniz için kendi kendinizi bile şaşırtabilirsiniz” diyor.
Çalışmaları bu alanda referans olarak gösterilen Lupyan deneklerine bilgisayar ekranında bazı nesneler gösteriyor. Bazıları bunların adını sesli söylerken bazılarından da sessiz kalıp bu isimleri hatırlamaları isteniyor. Sesli söyleyenlerin bu nesneleri daha sonra ekranda çok daha hızlı tespit ettikleri görülüyor.
Hepimiz bir muzun neye benzediğini biliriz, ama bu meyvenin adını sesli söylemek beyinde ek bir bilgiyi aktive ediyor ve daha sonra hızlı tespit olanağı sağlıyor.
“Bir şeyin adını sesli söylemek güçlü bir hatırlama etkenidir. Dil hatırlama sürecini hızlandırır.” diyor Lupyan.
Psikolog yazar Anne Wilson Schaef da kendi kendine konuşmayı teşvik edenlerden. Bu sayede insanların hafızasının güçlendiğine ve kendileriyle ilgili düşüncelerinin değiştiğine inanıyor. Örneğin bir hastası öfkeli ise bunu sesli dile getirdikten sonra öfkesinin geçtiğini söylüyor.
Çocuklar kendi kendilerine çok konuşur.
Bunun konuşulanları dinleyen kişiyle alakalı olduğuna inanıyor. “Hepimizin ilginç, zeki, bizi iyi tanıyan ve bizim tarafımızı tutan biriyle konuşmaya ihtiyacı vardır ve kendimizden başkası değildir” diyor.
Araştırmalar bunun doğru olduğunu gösteriyor. 2014’te Michigan Üniversitesi’nden Ethan Kross’un yaptığı bir araştırma, kendi kendine konuşmanın kişiyi iyi hissettirdiğini, zorlukları aşmasına yardımcı olacak bir güven verdiğini gösteriyor. Fakat bunun işe yaraması için doğru sözleri sarf etmek gerekiyor.
Kross ayrıca konuşurken kişinin kendisinden ‘ben’ diye söz etmesi yerine, ikinci veya üçüncü tekil şahısla konuşmasının daha etkili olduğunu gördü. Kross, bu şekilde konuşmanın, stresli durumlarda daha iyi performans sergilemenin yanı sıra duyguları daha iyi kontrol etme ve daha mantıklı kararlar almaya yaradığını söylüyor.
Gamble kendi kendine konuşmanın sunumlarda işe yaradığına inanıyor. Bir yatırımcıya sunum yapmadan önce konuşmasını yazıyor ve kendi kendine defalarca tekrarlıyor. Kendi sesini duyarak düşüncelerini daha iyi sistematize ettiğini ve daha iyi hatırladığını söylüyor.
Başkalarının yanında kendi kendimize konuşmak hoş karşılanmayabilir. Bu nedenle bu yönteme pek başvurmayız. Ama çocuklarda bu kaygı olmadığından kendi kendilerine çok konuşurlar. Araştırmalar bunun onların gelişiminde önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor.
2008’de 5 yaş grubu çocuklarla yapılan bir araştırmada, kendi kendine konuşan çocukların motor becerilerinin sessiz duranlara göre daha gelişkin olduğu görüldü.
(Alıntıdır)