Bu sizin elinizde. Yani zekanızı ilerletebilir veya geriletebilirsiniz! Yani, 110 puandan 130 puana yükselen kişi “ortalama” insandan “üstün yetenekli” insan sınıfına geçiyor! Tersi ise aptallaşıyorsunuz!
Gündelik yaşamınızda, işinizde ve aşk ilişkilerinizde daha başarılı olabilirsiniz. Bilimsel araştırmalardan, özellikle beyin araştırmalarından çıkan bazı bulgular, sizlere bu şansı veriyor. Beynimizde gri maddeyi daha işler hale getirmek için belleği güçlendirici alıştırmalar, aerobik alıştırmaları, mantıkla duygu arasındaki bağlantıları bileyici derin düşüncelere dalma seansları sunuluyor. Ancak tüm bu çözümlerin de belli bir sınırı var. Zekayı parlatıcı çözümler ve gidilebilecek sınırlar nedir? İşte bu konuda ilginç bir deneme..
BEYİN NASIL ÇALIŞIYOR?
Belleği güçlendirici alıştırmaların, söz gelimi, sıradan insanların günlük yaşamlarını yansıtan TV programlarını izlemekten daha yararlı olduğu kesin. Ne var ki, bunlardan elde edeceğiniz yarar beyin korteksinde zaten dağınık durumda var olan bilgilere çok daha güvenilir biçimde ulaşmanın ötesine geçmiyor.
Beyin korteksinde öyle bir bilgi yoksa, ne denli çabalarsanız çabalayın, olup bitenlerin ardında yatan nedenleri anlayamazsınız. Oysa insanların istediği tam da bundan ibaret- daha fazlasını bilmek, olayları daha derinlemesine kavramak, daha yaratıcı atılımlar yapmak, okuduklarını akılda tutmak, başkalarının göremediği bağlantıları görmek.
Zihinsel oyun gücümüzü arttırarak bir şirketin yıllık raporundaki en önemli verileri saptayabilir, bir reklam ya da pazarlama uzmanının bizleri dolandırmaya çalışıp çalışmadığını anında anlayabilir, iş ve aşk yaşamımızda çok daha akıllıca kararlar alabiliriz.
Sinir bilim ve biliş bilimi dallarındaki son araştırmalara göz atıldığında yıllardır ilk çocukluk evresinden sonra pek değişmediğine inanılan IQ düzeyinin gerçekte yükseltilebileceğine tanık olunuyor.
Geçtiğimiz güz Nature dergisinde yayımlanan bir araştırma, dört yılda IQ düzeyinde 21 puanlık şaşırtıcı bir artış- ya da 18 puanlık bir düşüş olabileceğini ortaya koyuyor. Araştırmaya önderlik eden Londra University College uzmanlarından Cathy Price 20 puanın “büyük bir fark yarattığına” dikkat çekiyor ve 110 puandan 130 puana yükselen kişinin “ortalama” insandan “üstün yetenekli” insan sınıfına geçtiğini belirtiyor.
Price araştırmanın 12-20 yaş grubundaki insanları kapsadığını, ancak beynin değişebilme ve yeni sinir hücreleri üretme gücü olarak bilinen nöroplastisite ile ilgili son bulgulara bakıldığında bu sonuçların 60-70’li yaşlar için de geçerli olabileceğini sözlerine ekliyor.
DENEYLER GÖSTERDİ
Kısa bir süre önce yayımlanan araştırmada Price ve arkadaşları IQ düzeyindeki değişimlerin beyindeki yapısal değişimlerle nasıl bağlantılı olduklarını gözler önüne serdiler. Sözel IQ düzeylerinde belirgin bir değişiklik meydana gelen deneklerin %39’unda araştırma öncesi ve sonrasında yapılan beyin taramaları sol motor korteksin adlandırma, okuma ve konuşmayla devinime geçen bölgesindeki gri maddenin (sinir hücreleri sayısı) yoğunluk ve hacminde de bir değişim olduğunu, sözel olmayan IQ (dille ilintili olmayan herhangi bir sorun çözme) düzeyinde bir yükselme ya da düşüş olan %21’lik kesimin de elin devinimiyle ilgili ön beyincik bölümündeki gri madde yoğunluğunda bir değişim meydana geldiğini ortaya koydu.
Motor becerilerle bilişsel yeteneklerin yağla su gibi oldukları düşünülse de, kimi araştırmalar duyusal motor becerileri geliştirmenin bilişsel becerileri de körüklediğini ortaya koyuyor.
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, durumun bu iki beyin sisteminin birbirleriyle sanıldığından çok daha ilintili olmasından kaynaklandığına inanılıyor. Öyle ki, yün örmesini öğrenmek, klasik müzik dinlemek ya da jonglörlük sanatında ustalaşmak IQ düzeyinde bir artış sağlayabilir.
Kısa erimli bellek üzerinde çalışmanın genel IQ düzeyinin yalnızca bir parçası olduğuna inanılsa da, son araştırmalar bunun tüm IQ düzeyini arttırabilecek bir unsur olduğunu gösteriyor. 2008 yılında Michigan Üniversitesi’nden Susanne Jaeggi önderliğinde yapılan bir araştırma kısa erimli belleğin zekanın sanıldığından çok daha temel bir unsuru olabileceğine işaret ediyor.
Öte yandan, 2000 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü paylaşan Columbia Üniversitesi sinir bilim uzmanlarından Eric Kandel, beyin eğitiminin bilişsel yetenekleri güçlendirdiği konusunda birtakım uyuşmazlıklar olduğunu öne sürerek, bellek üzerinde, söz gelimi, Shakespeare soneleri ezberleme türündeki çalışmaların bilişsel işlevin kimi yönlerinde gelişme sağlayabileceğini söylüyor.
Beyin taramaları bellek alıştırmalarının katıksız zekayı nasıl geliştirebileceği konusunda birtakım ipuçları sunuyor. Taramalar bellek alıştırmaları sırasında beynin çeşitli bölgelerinin daha etkin duruma geldiğini ve buna bağlı olarak da söz konusu bölgelerin bellekle ilintili olduğunu ortaya koyuyor.
Temple Üniversitesi ruh bilimcilerinden Jason Chein yaptığı araştırma sonucunda işler bellekle ilgili dört haftalık karmaşık bir eğitimden geçen erişkinlerin okuduğunu anlama yeteneğinde de belirgin bir gelişmenin meydana geldiğine tanık oldu.
Kandel bu tür kazanımların temelinde, yaban mersini yemek ya da nar suyu içmekle beyni güçlendiren hızlı bir reçeteden çok, “yoğun bir eğitimin” yattığına dikkat çekiyor. Zeka, daha çok sayıda sinir hücresi ve sinapsa sahip olmakla kazanılıyor. Yeni sinir hücreleri ve sinapsların oluşması öğrenmeyi olası kılıyor.
DİKKAT” ÖZELLİĞİNİZİ GÜÇLENDİRMEK
IQ düzeyinin arttırılması için eğitilebilecek bir başka beyin unsuru da dikkat. Sinir bilimciler dikkatin, öğrenmenin olmazsa olmaz unsuru olduğunu ve dolayısıyla da zekayı geliştirdiğini birçok kez kanıtladılar. Ritalin ve Adderall gibi uyarıcıların dikkat üzerindeki etkileri bunların kimi insanlarda anımsama gücünü neden arttırdığını da açıklayabilir. Her iki uyarıcı da beyindeki dopamin düzeylerini arttırdığından, kişinin dikkatini yaptığı işe odaklamasına yardımcı olur.
Benzer biçimde, eylem temelli ve strateji ağırlıklı oyunların da hem belleği hem de dikkati farklı yönlere odaklama yetisini güçlendirdiği görülüyor. Price aynı amaca ulaşmanın bir başka yolunun da “tutku” olduğuna, kişinin okuduğu, gördüğü, ya da duyduklarıyla ilgelenmediğinde onları aklında tutamayacağına dikkat çekiyor.
Beynin geliştirilmesi zaman almakla birlikte, bu süreci kısaltabilecek yolların olması iyi bir haber. Aerobik kasları olduğu denli beyni de geliştirir. Haftada beş gün yarımşar saatlik yürüyüşlere çıkmak- öğrenmenin temelini oluşturan, yeni sinir hücreleri ve sinapsların oluşumunu körükleyen- beyin türevli nörotrofik faktör üretimini hızlandırır.
Yarım saatlik bir yürüyüş insanı yorgun düşürebilir, ama bu hiç sorun değil. Gün ortasında yapılan kısa bir şekerleme beyin gücünde müthiş bir zindelik sağlayabilir.
Kaliforniya Üniversitesi’nden Matthew Walker ve arkadaşları tarafından 2010 yılında yapılan bir araştırma, kısa süreli bir uykunun yalnızca beyni canlandırmakla kalmayıp, beyin gücünü arttırdığını da ortaya koydu.
Beyindeki etkinlikleri kaydeden elektrotlar bunun nasıl oluştuğunu gözler önüne seriyor. Walker’e göre, kısa süreli uyku sırasında beyinde oluşan ve uyku iğcikleri adı verilen beyin dalgalarındaki artış öğrenmenin yolunu açıyor. Bu sinyaller bilgiyi beynin kalıcı belleği olarak bilinen kortekse aktaran hipokampustaki etkinliği gösteriyor. Burada taşınabilir bellekteki verilerin sabit diske aktarılmasını andıran bir süreçten söz edilebilir. Bilgiler hipokampustan kortekse ne denli iyi aktarılırsa, istendiğinde ulaşılan bilgilerin miktarı da o denli çok oluyor.
Gün ortasında kısa süreli şekerlemeler yapılmasa da, beyin kendine özgü bir kafa boşaltma yöntemi uyguluyor.
Tohuku Üniversitesi araştırmacıları MRI taramalarından yararlanmak suretiyle kendilerinden kafalarını boşaltmaları istenen 63 gönüllünün beyinlerindeki kan akışını ölçtüler. Sonuçta, sinir hücrelerini birbirlerine bağlayan beyaz maddedeki kan akışının en yoğun olduğu kişilerin hızla yeni fikirler oluşturma konusunda en yüksek puanı aldıkları görüldü. Yaratıcılık başkalarının gözden kaçırdığı bağlantıları görebilmek olduğundan, beyin “boştayken” beyaz maddedeki etkinliği arttırmanın yaratıcılığı neden körükleyeceği de açıklık kazanıyor. Öyleyse, cep telefonunuzu bırakın ve beyninizi “boşa” alın.
KAHVE’NİN BEYNE OLUMLU ETKİSİ
Bunu yapmak çok güç geliyorsa kafeinle idare edin. Kahve, yaratıcılığınızı artırmasa bile, kafanızın daha iyi çalışmasına yardımcı olabilir. 2011 yılında Nature Neuroscience dergisinde yayımlanan bir araştırma, kafeinin kemirgenlerde beyin bağlantılarını güçlendirdiğini ortaya koyuyor. Bağlantıların daha güçlü olması öğrenme ve bellekle ilgili becerilerin de daha gelişkin olması anlamına geliyor.
Daha güçlü bilişsel işlevler için en etkili yol aynı zamanda da en zorlu olanı: İkinci bir dil öğrenin. İki dili akıcı biçimde konuşan bir kişinin beyni, örneğin İngilizce ile Fransızca arasında, bir seçim yaptığında her iki dili tutan kortikal devreler etkin duruma gelir.
Bu aşamada prefrontal korteks devreye girerek duruma uygun olan sözcüğü- man ya da homme- seçer. Prefrontal korteks daha yüksek düzeyde işlevlerle de ilgili bir bölgedir. İki dilliliğin neden olduğu çalışma etkisini daha da geniş sınırlara taşıyarak sorun çözme ve dikkati farklı yönlere odaklama gibi IQ düzeyini yükseltici becerilerin de geliştirilmesine katkıda bulunur. Kanada York Üniversitesi’nden Ellen Bialystok’un araştırması bu tür bir çalışmanın bunamayı beş yıl kadar geciktirebileceğini gösteriyor.
Bırakın iki dili akıcı biçimde konuşmayı, basit beyin alıştırmaları bile zaman aldığından insanlar doğal olarak kimi besinlerin zekâyı geliştirdiğine inanmak istiyorlar. Nihayetinde, yemek kolay bir iş! Ne var ki, yüz araştırmanın masaya yatırılarak incelendiği 2010 tarihli bir araştırma bilişsel gücü arttırdığı öne sürülen çok sayıda reçetenin fos çıktığını ortaya koyuyor.
B6, B12 ya da E vitamini ya da folik asit içeren ilaçların bilişsel işlevi geliştirmek şöyle dursun, koruma konusunda bile herhangi bir etki yaratmadıkları görülüyor. Balık, meyve-sebze ve zeytinyağı ağırlıklı Akdeniz beslenme düzeniyle ilgili veriler de bundan pek farklı değil. Kısacası, yüksek oranda antioksidan ya da flavonoidler içeren besinlerin zekayı güçlendirdiği konusunda somut kanıtlar henüz yok. Ancak bilim insanları kimi egzotik besinler konusunda umutlular.
Örneğin, küçük çaplı birkaç araştırma Hint mutfağında yaygın olarak kullanılan bir baharat olan zerdeçalın ve nar suyunun belleği ya da bilişsel işlevin kimi başka yönlerini geliştirebileceğine işaret ediyor.
Yine de, geriye beyni geliştirici üç unsur kalıyor.
Kafeinin devinime geçirdiği ve uyku ile aerobiğin arasına serpiştirildiği bellek eğitimi,
Dikkatin bilenmesine yarayan bilgisayar tabanlı beyin alıştırmaları
Ve kısa süreli zihinsel dinlenmelerle kesilen okuma, izleme ve yapma gibi edimlerden oluşan bir yaşam düzeni 2012 yılı ve sonrasında sizleri çok daha zeki bir insana dönüştürebilir.
Alıntıdır. (Cumhuriyet Gazetesi Bilim ve Teknoloji Eki)