Herkesin bir öyküsü vardır. Bu öyküler kimi zaman neşe, kimi zaman hüzün, kimi zaman coşku, kimi zaman da keder doludur. Ne yaşarsak yaşayalım bu öykülerimizin hep bir başrol kahramanı vardır; o da bizleriz. Başrolümüzü oynarken aslında başka bir öykünün figüranlığını oynadığımızı da unutmamamız gerekir. O sebeple nasıl ki kendi hayatımızda hep iyi oyuncular isteriz, başkalarının hayatında da iyi oyuncu olmaya özen göstermeliyiz.
Bu öyküleri oynarken, yaşarken aslında en çok üzerinde durmamız gereken şey bana göre “Yaşam Amacı”mızdır.
Nedir yaşam amacı?
Kimimiz için evlattır, kimimiz için kariyerdir, kimimiz için paradır… Bir çok şey sayabiliriz aslında ama en önemlisi öncelikle milyonda bir şansla dünyaya gelebilmenin o inanılmaz mucizesini yaşamaktır. Bir birey olarak, bu hayatın sadece kendi hayatımız olduğunu kabullenerek yaşamanın önemli olduğunun, hayal ve hedeflerimize aslında ne kadar yakın olduğumuzun bir göstergesidir belki de…
Evet çoğu zaman seçimlerimizi kendimiz yapamıyoruz, Bu, eğitimde, işte, kariyerde, evlilikte her şeyde geçerli. Ama şöyle bir durup kendimize bazen sormamız gerekmez mi? Benim amacım sadece bu mu? Ya da ben gerçekten bu sahip olduklarımla ne kadar mutluyum ve başka nelere sahip olsam veya gerçekleştirsem daha mutlu olacağım? Bu aşamaya gelen bazı dostlarıma bakıyorum, büyük bir cesaretle o amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli adımları atıyorlar ve çok mutlu oluyorlar. Ama o adımı atamayan kişiler ise bir çemberin içinde yine bir köşeden başka bir köşeye dönüp duruyorlar.
Peki nasıl bulacağız yaşam amacımızı?
Aslına bize sunulan bir hayat vardır ve her istediğimiz anda üzerinde bu değişiklikleri yapma şansımızda mevcuttur. Öncelikle kendimizi gelişime adamak, farkındalıklarımızı ortaya çıkarmak, hayallerimizi, yapmak istediklerimizi hedeflemek çok önemli. Hayat ona vereceğimiz anlamlarla zenginleşecek. Yaşam zaten farkındalığın ölçüsüyle gerçekleşen bir olgudur. Fark edip yolumuza devam ettiğimiz sürece yol alabiliriz ancak.
Yaşam amacı derken işin içinde sadece META yoktur ve yaşamak sadece nefes almak ve yemekten ibaret değildir. Kaliteli bir yaşam, insanca yaşama ve düşünce, olgun ve erdemli bir insan olabilme de bir yaşam amacıdır çoğu zaman. Hayatımızın refah ve konforunu inşa ederken yaşam görüşlerimizi de bu paralelde yükseltirsek amacımızı bulmamız ve yakalamamız daha kolay olur. Mış gibi yaşamamak için kendi yaşamımızı istediğimiz gibi yaşama hakkımız olduğunu bilmeliyiz. Bu demek değildir ki, bencillik yapalım etrafımızı unutalım, kafamıza göre yaşayalım. Aksine bizim mutluluğumuz etrafımızın mutluluğu ve dolayısıyla toplumun mutluluğundur.
Bu amacımızı bulmak için hayatı ertelemeyelim. Hayatımızdaki her şeyi ertelediğimiz gibi yaşamayı da öylesine ileri bir tarihe erteliyoruz ki, sonra vakit dolduğunda keşkelerle baş başa kalıyoruz. Hep emekli olursak daha iyi bir yaşam kurabileceğimize inanarak tüketiyoruz yaşadığımız günlerimizi ya da hep geçmişe vahlanarak zamanımızı geçiriyoruz. O yüzden de yaşlanmaktan bu kadar korkmuyor muyuz?
Hayatı ertelemeyin ve mutlu olma fırsatlarını kaçırmayın, Yaşam Amacı’nızı bulma konusunda iç sesinizi dinleyin, destek alın, hayal kurun, hedefler koyun. Bu sizi gerçekten çok mutlu edecektir.
Ben 38’imde bulduğum “Yaşam Amacı”mla çok mutluyum, darısı başınıza diyorum…
Pınar DERYA
Profesyonel Yaşam Koçu
http://www.potansiyelim.com/online-egitim/yasam-becerileri-koclugu-sertifika-programi/